21 Temmuz 2010 Çarşamba

Taksici Ağabey Chronicles Vol.1


Üç gün dedin, beş gün dedin, aylar oldu gelmedin diye söylenenler oldu.
Seviyesiz blogger's block oldu galiba, ama olmadı da galiba.

Bar köşelerinde, dostlar sofrasında, aile buluşmalarında, altın günlerinde, konseyde, bayii toplantılarında YİNE güldürdüm.


Şaka yapmaz isem bir yerlerim kabarıyor, arkadaşlarım tersliyor ve daha niceleri.

Neyse, konumuz her yerlerinden öpülesiler: taksi şoförleri.


Düt Düüüüüt.

Böyle mesela biriyle buluşucam, geç de kaldım hani, oturur oturmaz masaya patlatırım:
'Oğlum bi taksiciye bindim bak bak neler anlatıcam' diye güldürmelik bişeyler anlatırım, daha sonra da ilginç olmayan arkadaşlarım yapıştırırlar bana cevabı:

'Hep bu taksiciler de sana denk geliyor' (uyuz ses tonu of kors)

Biraz sinsilik kokan, 'lan bana niye gelmiyo bu taksiciler, ben de güldürmek istiyorum dostlarımı, daha mı sık taksiye binsem, Taksiciyi Konuşturmak For Dummies kitabı mı okusam ne yapsam yahu' gibi ürkek yet hırslı bakışlarını üstümde hisseder, kırılırım az biraz.


Küçükken de taksiye binerdim.
Taksiye binmeyi SEVERİM.
Afedersiniz durumumuz var, biniyorum.

Eskiden yoktu mesela durumum, ergenken annem haftasonu 15TL verirdi, yemez içmez hemen taksiye binerdim ve patlatırdım: 'beni 15TL'lik gezdir taksici ağabey' derdim.
Biraz sorunlu bir gençliğim oldu diyor psikologum, ama pek inanmıyorum ben.

Yaklaşık 250 episode olan taksici ağabey chronicles begins here:


Geçen cuma şeker abimle evden çıktık, bir dostlar sofrasına gideceğiz ama ne olsa beğenirsiniz?
Geç kalmışız, evet kalmışız.

Bindik taksiye ama benim ne yolda ne taksicide gözüm var.
Elime uhuladığım blehberim vasıtasıynan sevdiceğime sevgi sözcükleri SeMeSeliyorum.

45 saniye filan hiç ilgilenmedim adamla, abim de hafif şaşırdı bu duruma.
Kader de şaşırmış olacak ki, bi anda el freniyle durdu herif.


'İpnenin çocuğu bağajı kapamayı unutmuş yiiiaaaaaa' diye bağırarak inip baĞajını kapayınca anladım ki bizim durağın Hall of Fame taksicisi.

Bu arada şakacı mı şakacı:
-Taksime atar mısın sorusuna, ''ATMAM'' ama istersen bırakırım.

Küfürbaz mı küfürbaz:
-''Lan AMIK iddaa'da verdiğin tüyo SİK gibi çıktı, yövmiyeyi yatırdın GÖT'' diye de arkadaşlarına seviyeli bir şekilde bağıran şeker mi şeker bir ağabeyimiz

Hemen abime 'yüklen, aban, gömçür' gibi bir kaş und göz hareketi yaptım.
Abim de şaka sever. Telefon işletmeleri, fabllar, Erbakan taklitleri filan ondan sorulur.

Neyse Nişantaşı'ndaki ''The Orospuçocuğu Bakkal''ın yanından geçerken ben de dayanamadım, 'ne o abi keyfin yok bugün dedim' ve daha sonra aramızda şunlar yaşandı.

Taksici Ağabey: Ya zabaaynen, na şu House Cafe'nin orda kahvaltı yapıyoz arkadaşlarla. Yumurtası iyi olur oranın, sonrasına bizim bi arkadaş geldi durumu çok fena olmuş çocuğun ona üzüldük durakcak.

Doğu: Nolmuş abi, allah korusun hastalık filan mı?

T.A: Sorma aaauagoim, dağ gibi çocuktu eridi gitti. Elinde balyozla geziyo şimdi, düşün halini.

Burda abimle ben pek anlayamadık hastalığın nasıl bir boyutta, nasıl bir dimensiyonda olduğunu, zira abim de doktor bir insandır.


D: Iğğğğğ eğğğğ, iyiymiş de ne balyozu abi, ÇOHSAÇMA !

T.A: Ferguson hastalığı çıktı çocukta. Elinde balyozla geziyo. Nerde bi polis görse artık gidiyo deyo ki, abi deyo bende Ferguson hastalığı var memur abi deyo, nöbet gelirse doktor balyozu yere vur dedi onla geziyom beni tutuhlamayın deyo. Yazık çocuğa ya.

Buğra: Ferguson hastalığı mı?

T.A: He ya Ferguson.

B: Parkinson olmasın o?

T.A: He ya Ferguson.


D: Hmmmmm ok. Neden olmuş bari hastalık abi?

T.A: Klima açık çalışmış, gezmiş klima açık, boynuna boynuna yemiş klimayı. Ondan. Ondan klimayı açmıyom ben arabada.

Ulan -300'de çalışan klima mı çıktı be arkadaş.
Ben de kapattırdım artık klimayı, vantilatör şov'la devam ediyorum.


Hergün yeni şeyler öğreniyorum taksici büyüklerimden.
Chronicles devam eder.

Bu arada Inception'a şafak atarsa 10 gün kaldı. Soundtrack ÇEEEEEK:






7 Mayıs 2010 Cuma

Kendiyle Çelişen Adam


O kadar bok attım attım sonunda gittim twitter açtım.
Ama eyleniyorum, hakkını da veriyorum.

www.twitter.com/douorcan

Favori twittercılar, favori tweetlerim diye bişeyler yazarım yakında.

Demet Akalın seviyorum seni.




Parti mi? Bayılırım.



Promosyonu severim.
Partilere bayılırım.

Avrupa görmüş, sarışın insanlarla düşüp kalkmış bi insanım.
Gece hayatına düşmüş, derbedere de bağlamışımdır.
Evet yapmışımdır bunu.

Bu geceki parti süperfantastik olucak.

Hani bazı geceler vardır, bilirsiniz o gecenin ne kadar iyi anlamda pis geçeceğini ve ertesi gün için akşama kadar bir plan yapmazsınız.

Litrelerce su, kutularca Alka Seltzer ve filelerce portakal en iyi arkadaşınız olur kulağınızdaki çınlamaya.

Ertesi gün; Facebook, twitter, myspace arşınlarsınız resimlere ulaşmak için, flashback'lere yaklaşmak için.

Öyle bir gece olacak işte bu gece.

22.00 - 01.00 arası hep sıkıcı geçiyor biz de kapı önünde içiyoruz.
01.00 - 02.00 arası diğer yerlere bakıyoruz ne de olsa bi yerde saatlerce durulmaz.
02.00 - 04.00 arası zaten leşler kalır diye bakıyorsunuz İstanbul gece hayatına.

Gıcıklık olsun diye 22.00'dan 04.00'e kadar kafanızı kaşımaya dahi vakit bıraktırmayan bir line-up var bu gece.

QuaQua & Puht :
(22.00 - 00.45)


Keşfettiğiniz bir grubu yarım yıl önce sindirip, t-shirt'ünü giymeye başlamış olan Onur Yazıcı ve blog'unda yazdığı müzik ve tavrıyla ağzımızın suyunu akıtan Hakan Odabaşı gecenin warm-up'ını yapacaklar.

Pek warm-up diyemeyiz yapacakları işe.

Two Door Cinema Club, LCD Soundsystem, Foals, Presets, Late of the Pier, The Drums, Flight of the Conchords, Libertines gibi şeyler çalarak yüzde doksan herkesten çok dans ettiricekler gelenleri.

Sahnedeki bitmeyen enerjileri, yaptıkları komiklikler, doğru insanlara çaldıkları zamanki oluşan aksiyon geceyi garip yerlere götürecek.

solardip:
(00.45 - 01.45)


Yarım düzine Dogzstar konseri ve yeni EP'nin İndigo lansmanı sonrasında Ece Sükan'ın dükkanından bile 'in' olup, Hande Ataizi'nin bacaklarından güzel olan, aynı zamanda Lindsay Lohan kadar her an sapıtabilicek kapasitede olup doğru açıyı tutturdu mu Does It Offend You Yeah'ye kafa atabilecek kapasitede olan İstanbul'umuzun medar-ı iftiharı.

Geçen Ağustos'ta çıkan Dip Inside EP'siyle ülke ve ülkeleri ele geçirecek gibi gözüken, Nisan'da yayınlanan Diply In Love ile de bu amaçlarından sapmadıklarını, terim yerindeyse 'üstüne koyduklarını' gördüğümüz, yedeği bulunmayan Emir-Yiğit-Duygu'dan oluşan über fantastik üçlü geceyarısından sonra yıkacak, yıkayacak.

Son birkaç konseri görmeyenler için bir de uyarı var: sahneleri çok acayip oluyor artık. Kaçıranlar ağlamasınlar.

Bloody Disco & P•Y•T:
(01.45 - 04.00)


Turplarıyla ve Jean D'Arc'la ünlü olan Picardie / Fransa doğumlu olan Sebastien Jean ve kebap & şalgamıyla meşhur olan Adanalı Dou Orcan'dan oluşacak olan kapanış duosu.

Sarhoş bir myspace mesajıyla müzik hayatına başlayan bu ikili 2007 yılında Paris - Amsterdam arası heryerlerde çalmaya başladılar.

Amsterdam'daki efsaneleşen Bangkok gecesi ve Paris'teki Divan du Monde'da her ay düzenledikleri partilerle insanlara air-punch yaptıran, çaldıklarıyla dance-dance-revolution oynatan deri ceketliler 2.5 yıldan sonra ilk defa beraber çalıyorlar. Özlem neler yaptıracak göreceğiz.

Sebastian 2 sene önce Avustralya'ya taşındığından beri 'American Dream' denen şeyi 'Australian Dream' olarak değiştirdi.



Bloody Disco 2008'den beri Sydney'de Candys Apartment, Oxford Arts Factory ve Chinese Laundry'nin resident deejayi olmakla beraber geçen iki yılda:

- Boys Noize
- D.I.M.
- Steve Aoki
- LA Riots
- Designer Drugs
- Le Castle Vania
- Shadow Dancer
- Danger
- Strip Steve
- Stereoheroes

gibi deejaylerle aynı sahneyi paylaştı.

Dou ve Sebastien şu anda 3 ay sonra çıkıcak olan EP'leriyle uğraşmaktalar. Stüdyoda geçen yorgunluğu da dans ederek atıyorlar.

7 Mayıs Cuma

Giriş: 10 TL ( 1 İçki dahil)

Dogzstar



Kartal Sokak No:3 Kat:3
Galatasaray/İstanbul
0212 244 91 47

22.00 - 04.00

Erken gelin söylenmeyin.

Bu da facebook event sayfası:
http://www.facebook.com/event.php?eid=122627617750062&ref=mf

5 Nisan 2010 Pazartesi

Get Shorty



Bir aydır yazmıyorum.
Ama bir sorun neden yazmıyorum?
İş, okul, alkollü içecekler, genç kızlar, Village'da açılışlar, Soho'da partiler; tam bir Carrie Bradshaw oldum.

Geçen bizim 300 Spartalıyla oturuyorduk,
dedim Sex and the City gibi olduk, herkes dedi aynı Carrie sensin dediler.
Gurur duydum, sizlerle paylaşayım dedim.

Daha sonra 'Asmalı'ya gittik.

Yazarken bile sinirlendim.

Neden diye sormayın festivalseverler.
Anladınız siz, bu o beklenen 'kısaltma' yazısı.

Listesever bir insan olarak yine bir TOP 10 yaptım size kralcılar.
Ateş ediyorum.

10) Asmalımescit - Asmalı

Ağzımızdan kaçıyor.
Hakkaten kaçıyor.
Manipületif bir insan olarak en son olarak:
Maganda Koray'la aramızda geçen bir diyalogu örnek veriyorum.

K: Olm evde biraz takıldık, sonra gecenin ikisinde ne var diye çıktık bi Asmalı'ya baktık.
D: NE ?
K: Ya sıkılmıştık işte, ne var diye bi Asmalı'ya baktık.
D: Nereye baktınız?
K: Asmalı'ya.
D: Nereye?
K: ...
D: ...Resim Ekle
K: Asmalımescit'e baktık.

Bi de 'Asmalı taraflarına takılan' kızlar var.
Tayland'daki diskolar gibi şu Cafe Pi (yeni adıyla Tekel Birahanesi) kundaklansa da hepimiz rahatlasak.


Resim Ekle

9) Jack Daniels - Jack

Tennessee'de doğdu.
Dolapdere'li oldu.
Helal olsun sana.
Jack Daniels Baba.
Jack Daniels Baba.

Bu kısaltmayı Migros'tan, Makromarket'ten alan insanlar değil, daha çok 'mekan'da açtıran veya büfeden alan, bunların en üstünde 'DUTY FREE'den 'getirten' abiler kullanıyo.

Kanka evde 2 şişe Jack var, kızları da çağırdım, onlarla beraber içip 'çalışma' yaparız.


Adamın kemikleri sızlıyodur be.

8) Fred Perry - Fred

Hakan Odabaşı garip bir insan.
Günah kadar güzel bir insan kanımca.
20 Şubat - 5 Mart arası bütün geyiğimiz bu kısaltmalardı.

- Kenks nrdsn
+ Asmalı
- ?
+ PCNT

Doğum günümde Buğra Orcan'ı BilStore'da öptüğümden sonra bayramlık kıyafetlerimle buluştuğumuzda Mr Odabaşı beni benden alan kısaltmayla karşımdaydı:

- Nerden aldın bu Fred'i ?

Dizlerimi döve döve güldüm beybiz.

7) Kısa Film - Kısa

Okuldan mis gibi kameraları alıp, yine okulun içindeki bayırda kısa film çeken zihniyetin bulduğu bişey diye düşünüyorum.

'Oğlum bu ara çok ödev bindi ya, 2 tane 'kısa' çekicez'
'David Lynch'in 'kısalarını' kesin izle. Büyük güzeller'
'Abi yazın tatile gitmiycem, kısaya yardırıcam'



'Zoruna mı gitti kardaş' adlı şarkıya kısa film çekmek istiyorum bu insanlarla tanıştıkca.


Canımsınız.

Bu arada eskiden türkücülere dizi yaparlardı.
Noldu lan onlara?
Bir Nihat Doğan dizisi sanki patlamaz mı ? Fox TV'de?

6) İnternet Ağzı - KİB / AEO / AQ

ICQ zamanı çok masumdu be.
En 'hardcore' yaptığımız o 'company' kısmına okul ismi yazıp sonra 'gender' dan 'female' seçip gızlar aratmaktı.


Bi de herkesin nickname'i:
'butterfly87',
'HIM_FoReVeR',
'Princess__PRADA' filandı.

Kim olduğunu anlamak için El-Kaide taktikleri uyguluyoduk.

Gerçekten naif günlerdi.

Bir de benim yaptığım bi gerizekalılık vardı o günlerde ki, akıl almaz.

Bu ICQ'da mesaj geldiğinde 'A-O' diye bir ses çıkardı ya.
Ben onu ucuz 'dolphin' marka-beyaz-no-name-bilgisayar-mikrofonumda kendi kendime sesler kaydedip 'customize' etmiştim.


Mesela Melis mesaj atıyor:
'..... (o salak mikrofon boşluğu yarım saniye) MELİS (kendi sesim)' böyle bir şey geliyodu aparlörden.

Nasıl böyle salak bişey yaptım, niye yaptım onu da bilmiyorum da, bi de eve biri gelince özellikle açıyodum ICQ'yu.

Biri mesaj atsın da kuul oliyim diye.
Sonra:

'....... ORHAN' diye bi ses geliyodu bilgisayardan.

Ergenlik zor tabi arkadaşlar.

Neyse şimdiki ergenlere, benim gibi nefretli ergenlere hele allah sabır versin.

KİB ne lan?
Kendine iyi bak.

AEO ne lan?
Allaha emanet ol.

AQ ne lan?
Amına koyyim.

Ağzım yüzüm kitleniyo bu kısaltmaları gördüğümde, Çağan Irmak filmi karakteri gibi bişi oluyorum.

5) MacBook Pro - PRO

'Başkan PRO aldım'
'PRO'yu aldım bi de Vista çaktım üstüne, kız gibi oldu'
'Cafe'lere girip PRO'mu açıyom müdür, Lenovo, Casper filan hepsini eziyorum Starbakta'


Sonra sorun kendinize 'Neden şeffaf sütyen askılı kızlarla çıkıyorum' diye.

4) MiniMüzikhol - Mini

Türkiye ile çok güzel bir Love/Hate Relationship'im var.
Hakkaten çok acayip bi ülkeyiz.
'Sevmiyo lan bu' diyip Alperen Ocakları'nı üstüme salmayın dostlar.



Gece hayatında o kadar sikko yerler var ki, MiniMüzikhol diye 'yeni' bir yer açıldı diye herkes oraya gidiyo.
Övdükçe de övüyo.

Allah aşkına övücek iki şeyini verin bana.

Müzik sistemi, şarkı seçimleri, içerdeki magandalar, kapıdaki saçma kuyruk, çok nazik bodyguardlar, deri eldiven takan İsmail YK promoter...


Avrupa görmüş insanım oğlum ben, yemezler.

Seneye orası Halloween Party yaparsa kesin sahibi filan Navi olarak gider.
Joker'leri dövdükten sonra da Navi'lere girişiriz.


Neyse bu şaynola yere, 'mini' diyen insanlar var.
Minnoş da duydum bu haftasonu, hafiften hoşuma gitti o.
Amma 'mini' ne lan !

3) Diet Cola - Diet

Kilo vermek çok zor bişey.
Seda Sayan'ın elma kromu olsun,
Cameron Diaz'ın yemekten önce içtiği bi litre su olsun;
zor iş kilo vermek.

SİKTİRİN LAN.

Nah zor bişiy.
Adam gibi yemek yersen kilo verirsin.
Matematiktir sonuçta.
Girdi / Çıktı var di mi arkadaş?

Adana, Lahmaç, BigMac, Whopper, Ali Nazik yeyiniz; yanında Diet Cola içiniz.
Diet Cola onları midede haşamat ediyor, ağzına ağzına vuruyor, kalori filan hak getiriyor di mi?


Neyse kısaltmayı kaçırıyoruz.

Babasının parasıyla restoranlarda, kafeteryalarda, türkü barlarda, türkü evlerinde, cafelerde garsonları ezen insanların dilinden eksik olmayan şey bu kısaltma:

'PARDON, bi DİET'


İlk duyduğumda Hot Tub Time Machine olmuştu kafam:
28 Haziran 1914'e gitmiştim, Franz Ferdinand'ın öldürülüş gününe (1001 Days That Shaped The World kitabım var)

2) Facebook - Face

Bişi yazamıyorum bile.

1) Metallica / For Whom The Bell Tolls - Forum

Lise 3.
Hepimiz dershaneye gittik.
Tuvalette üstünü değişen liseli kızlara baktık, arabalı üniversteli heriflerin aşık olduğumuz kızlara yumulduklarını gördük.
Ama benim çektiğim çileyi hiçbiriniz çekmediniz.

Dershanede bi arkadaşım vardı.
Tatlı da bi çocuktu.
Beni bigün gitarımla gördü.
Dedi ki:
'Kanka gel bigün benim bateristim var üçümüz öyle çalak stüdyoda'
'Abi bizim dinlediğimiz müzikler pek uymaz ya' filan dememi dinlemedi vurdu enseme zorla götürdü.

Ankara - Kızılay'ın güzide RAK stüdyolarından birine gittik.
Adamlar yıllardır beraber çalıyolar, sanki bir Gallagher Brothers disiplininde çalışmışlar gibi metal muzikisi icra ediyorlardı.

Bende arada böyle bişeyler çalmaya çalışıyorum ama bariz olmuyo.

Neyse bi 4.5 dakika filan denedik olmuyor.

Bunlar birbirlerine baktılar ve gitarist arkadaşım davulcu abisine dedi ki:

'HADİ FORUM'

Ondan sonra:

Tı tık tı tık dıııı, dürü lü lüüü, dürü lüüü
Tı tık tı tık dıııı, dürü lü lüüü, dürü lüüü

All hell broke loose that day !

1) Taze taze dinleyin kendinize gelin


2) O kız elektrik, ben de elektrik olabilir miyim?


3) Sözsüz şarkı mı olur lan bazarda?


4) Oooo - Oooo - Ooooğooo